Yakıt Hırsızlığının Psikolojik Etkileri
Yakıt Hırsızlığının Psikolojik Etkileri
Global bir problem olan yakıt hırsızlığına karşı lojistik sektörünün çözüm arayışı içinde olduğu bir gerçektir. İşletmelerin risk ve giderlerini minimize edebilme çabası yakıt hırsızlığına karşı sürekli olarak tetikte olmayı gerektirmektedir. Bu sorumluluk sebebiyle hem filo yöneticilerinin hem de araç sahibi sürücülerin yakıt hırsızlığının psikolojik etkileri altında olduğunu söylemek yanlış olmaz.
Yakıt güvenliğinden endişe duyma
TRAK Otomotiv tarafından Color Research ile yakıt güvenliği üzerine yapılan araştırmada yakıt hırsızlığına uğrayabileceğine dair endişe duyan lojistik firmalarının oranı %55 olduğu görülmüştür. Son 2 yıl içerisinde yakıt hırsızlığına uğrayan firmalar için bu oran %74‘e çıkmaktadır. Akaryakıt fiyatlarındaki artış sürekliliği ve ağır ticari araçlarının yüksek kapasiteli yakıt depoları nedeniyle işletme yöneticilerinin bu şekilde hissetmeleri ne yazık ki yersiz değil.
Ağır Ticari Araçlar sektöründeki filo şirketlerinin %55'i yakıt hırsızlığı konusunda endişe duyuyor! Araçlarında Trak…
Trak paylaştı: 24 Ocak 2021 Pazar
Endişe kaynaklı stres
İşletmelerin risk ve giderlerini düşürme hedefi doğrultusunda yakıt hırsızlığının olumsuz etkileri nedeniyle hem yöneticiler hem saha çalışanları bu noktada baskı altında kalabilmekteler. Filo yöneticileri araç takip ve rota optimizasyon yazılımları ile operasyonlarını sürekli takip etmek durumunda kalmaktadır. Sahada bulunan araç sürücüleri ise araçta oldukları süre boyunca hırsızlık girişimleriyle karşılaşma ihtimali içindeler. Özellikle araç kabininde konaklayan sürücülerde hırsızlık girişimine karşı hazırlıksız yakalanma ve olası can güvenliği riski nedeniyle stres oluşabilmekte. Bu da dinlenmek bir yana verimsiz ve bölünmüş uykuya sebebiyet vermektedir.
Araçlarını evlerinin yakınına park eden araç sahibi sürücüler de benzer bir duygu durumu içindedir. Araçlarını yakıt güvenliğini sağlamak amacıyla evlerine yakın ve gözle görebilecekleri mesafede park etme çabası içindedirler. Bu gözetim isteğinin araç sahibi sürücülerin özel yaşamına yine stres olarak yansıması söz konusu diyebiliriz.
Alınan önlemlere rağmen endişe hali
Sektördeki yüksek endişe seviyesine rağmen yakıt güvenlik ürünlerinin henüz yaygın olarak kullanılmadığı görülmektedir. Ayrıca piyasada bulunan yakıt güvenlik ürünlerini kullananların endişe oranlarında da belirgin bir düşüş olmadığı görülmektedir. Hali hazırdaki ürünlerin yakıt hırsızlığına karşı etkin çözümler olmadığı yönünde bir görüş ortaya atılabilir. Otomotiv sektöründe immobilizer teknolojisinin araç hırsızlığı konusunda nasıl çığır açan bir çözüm olduğunu hatırlayalım. Aynı şekilde yakıt güvenliği için de etkin akıllı teknolojiler geliştirilmesine ihtiyaç olduğu çok açık. Ancak bu sayede lojistik sektörü çalışanları üzerindeki yakıt hırsızlığının olumsuz psikolojik etkileri azalacaktır.
