Koronavirüs Salgınında Taşımacılık Sektörü

Koronavirüs (Covid-19) salgınının başlangıçta hayatımıza kısa bir süreliğine girip çıkacağını sanmıştık. Salgında ayları geride bırakırken üstüne üstlük vaka sayıları da ilk dönemin çok üzerinde seyrediyor. Bu kış tüm dünya için zor geçeceğe benziyor. Böyle deyince sizin de aklınıza Game of Thrones’da sıkça kullanılan meşhur replik geliyor değil mi! Ama bu defa gerçekten kış geliyor diyebiliriz. Güneş ışığından daha az faydalandığımız yılın bu döneminde ülkemizde kış saati uygulaması rafa kaldırıldığı için zaten belli başlı sıkıntılar yaşıyorduk. Bunun üzerine bir de koronavirüs salgını sebebiyle evde izole bir şekilde yaşamak eklendi. Bu sebepten ötürü arkadaşlarla ve aileyle görüşememek durumu mental açıdan daha zorlu hale getiriyor. Stres seviyemiz arttığında karar verme mekanizmamızı da negatif etkiliyor.

 

Taşımacılığın daha yüksek önem arz ettiği bir dönemdeyiz

Her meslek grubu koronavirüs salgınındaki süreçten farklı şekilde etkileniyor. En riskli grubun tıp sektörü çalışanları olduğu su götürmez bir gerçek. Peki filolar için kritik öneme sahip olan ağır vasıta şoförleri için durum nasıl? Yüksek risk grubunda olmasalar da, en az tıp çalışanları kadar kendilerini koronavirüs tehdidine karşı korumaları oldukça önemli. Bizi bu kara günlerden kurtarmada belki de tıp çalışanları kadar kritik rolü olanlar otoyol süvarileri, yani ağır vasıta şoförleridir. Nedeni çok açık çünkü ciddi ihtiyaç duyulan malların bir yerden bir yere taşınmasında kritik bir rol üstleniyorlar. Örneğin, medikal malzemeler, yiyecek içecek, ev ihtiyaçları (tuvalet kağıdı!) taşıyorlar. Yani kamyonların tekerlerini döndürerek, bir bakıma çarkların dönmesini de sağlıyorlar.

 

Salgın döneminde ağır vasıta şoförlüğü

Ağır vasıta şoförlerinin izole bir ortamda çalıştığını söyleyebiliriz. Hatta uygun koşullarda ve gerekli hazırlıklar yapıldığında, insanlarla hiç fiziksel temasta bulunmadan çalışabilirler. Bir çok ağır vasıta kokpitinin evleri aratmayacak şekilde tasarlandığını biliyoruz. Bu bağlamda şoförlerin normal düzenlerine yakın bir şekilde çalışmaya devam etmeleri mümkün diyebiliriz. Fakat kokpitin dışındaki dünyanın gerçekleri eskiye göre artık çok daha farklı. Hatta bu gerçekler otoyol süvarileri için bazı ilave riskler de doğurabiliyor.

 

Global krizlerin beraberinde getirdiği tehditler

Koronavirüsün güçlü etkileri sebebiyle bir global krizle karşı karşıyayız. Krizle beraber ortaya çıkan finansal zorluklar insanlar üzerinde ciddi baskı oluşturur. Maalesef hırsızlık oranları da böyle dönemlerde ciddi artışlar göstermektedir. Taşımacılık sektörü her ne kadar hırsızlığa karşı genel anlamda daha tedbirli olsa da böyle dönemlerde bu tarz teşebbüslere daha fazla maruz kalabiliyorlar. Ayrıca salgının yarattığı stres hesapta olmayan farklı güvenlik sorunlarını da beraberinde getirebiliyor. Örneğin maaşlarını alamayan çalışanlar şirketlerine karşı daha düşmanca bir tavır sergileyebiliyorlar. Böyle olunca filo şirketleri içeriden gelecek tehditlere karşı daha kırılgan hale geliyor.

 

Filo güvenliğini artırmak için alınması gereken aksiyonlar

Peki böyle dönemlerdeki kırılganlığı minimum seviyeye indirmek için yapılması gerekenler neler? Daha güvenli bir filo yönetim altyapısı oluşturmak için filo yöneticilerinin atabileceği önemli adımlar var. Araç takip sistemi ve GPS yardımıyla filodaki araçların takibinin yapılmasının öneminden önceki yazılarımızda bahsetmiştik. Bunun dışında kargo şirketleri taşıdıkları değerli eşyaları GPS aygıtlarıyla izleyebilir. Filonun en önemli giderlerinden biri olan yakıtın güvenliğini sağlama almak için yenilikçi, caydırıcı alarm sistemine sahip olan ve araç takip sistemi üzerinden açılıp kapandığı takip edilebilen yakıt güvenlik sistemi filodaki araçlara entegre edilebilir.

Filoların araçlarının tekerlerine taş değmemesi, otoyol süvarileriyle birlikte diğer tüm taşımacılık sektörü çalışanlarının koronavirüs salgınını minimum zararla atlatması dileğiyle.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.